26 Eylül 2017 Salı

söz arsızı

Bazı akşamlar yalnız oluyorum; yalan değil ya, yalnız işte! Aylardan sonra sesim sonuna kadar açılmış. Bağıra çağıra, gürül gürül şarkı söylüyorum; kimse beni duymuyor. Söyleyecek bir iki çift sözüm var. Onları çıkarsam içimden biraz ferahlayıp, uykuya dalacağım sanki. Yok! İyi ki bu boş sayfa var. Sesimi duymuyor belki ama sözlerimi cebren yontuyorum boşluğuna Hep ama hep bir şey unutuyorum. Dur şunu yazdım ama bir şey daha vardı, neydi o? diyorum. Ya anlatacak çok şeyim var ya da söz arsızı oluyorum yazmaya başlayınca. Aslında onun yerine biraz yürüsem açık havada; doldursam oksijeni içime, belki uyurum sahiden. Hem de hemen, oracıkta... 

22 Eylül 2017 Cuma

hepsi sen; hepsi ben gibi

Haberin var mı insanlar amuda kalkıyorlar. 
Daha hızlı filan koşuyor; cümleleri tersten okuyorlar. 
Seslerinin sınırını zorlayanlar, dolu dolu, tüm vücutlarına nefes alanlar var. 
Aklına gelmeyecek figürlerle dans ediyorlar bak... 
Hepsi sen, hepsi ben gibi insanlar! 

Çoğu notalarını fütursuzca; bir o kadar incelikle kullanıyor melodilerini işlerken. 
Rengarenk giyiniyor yan komşular; uyumlu uyumsuz bakmıyorlar. 
Mutfağa girip ıspanaklı kek yapıyorlar mesela... 
Seninle gerçekten konuşup, seni gerçek anlamda dinliyorlar. 

Bir şarkıyı alıp, ondan yeni bir sen yaratan ruhlar var bu hayatta! 
Bakış açısı getirenler; soluk alan, aldıranlar... 
Saçını kısacık kestirip, kocaman küpeler takan çocuk ruhlu kadınlar var mesela, 
Dil bilgisine hala önem verenler. 

Kalbiyle düşünme yeteneği olanlar var hala, 
Sevgiyi dünde ve yarında değil, şimdide arayan adamlar var; dans ediyorlar. 
Kendi düşüşüne gülebilen kadınlar var mesela... 
Dostlar var çok sıkı olan! 

İşte yedi-sekiz saat falan uyuyup uyananlar var. 
Kahvaltıda çayını içen; Ege ruhuyla İstanbul'u sevebilen... 
Yürümeyi sevip, gidecek yolu çok olanlar... 
Hepsi sen, hepsi ben gibi insanlar! 


21 Eylül 2017 Perşembe

Her gün

Önündeki duvarla yaşamayı öğreniyorsun 
Her gün, her saat duvar iniyor, yıkılıyor; tekrar örülüyor. 
Sabah uyanıp bir daha nefes alıyorsun. 
Önünde duran o taşı da; ördüğü duvarı da sevmeyi öğreniyorsun. 

Her allahın günü öğreniyorsun. 
Her saatin başı; her çeyrek geçe; her gece yarısı 
Aynaya her bakışında, bir daha ve bir daha kendini keşfediyorsun; 
Öyle günün her saati sevmiyorsun kendini, hayatı...
Bir an geliyor; sevinmeyi öğreniyorsun. 

Duvarı sevmeyi öğreniyorsun. 
Onu yıkmayı; yılmamayı; yılıp tekrar güç kazanmayı. 
Sıkı sıkı sarılmayı öğreniyor; mutluluğun bir anına bile bayılıyorsun. 

Ses çıkarıyor, çıkardığın sesi seviyorsun. 
Her gün milyon defa, kendini bir daha tanıyorsun!
 

13 Eylül 2017 Çarşamba

Ne zaman tamamlanır insan?

"Kendimi artık senin gözlerinle görebiliyorum." dedi. Öyle farkında değildi ki güzelliğinin... Pencerenin koluna asıldı - hep sıkışıyordu - ve ardına kadar açtı; yazdan kalma geceyi derin bir nefesle burun deliklerine doldurdu. Bunu yaparken nedense olabildiğince gökyüzüne çevirdi ışık saçan yüzünü. Şehrin ışıklarından yıldızları seçemiyordu. Ansızın sinirlendi; "doğaya bırakacağım kendimi" dedi, homurdanarak... O esnada bir şey fark etti. Sanki tamamlanmıştı artık. Sadece dinlemiyor; doyasıya anlatıyordu da... Hem de neredeyse dinleyebildigi kadar!

9 Eylül 2017 Cumartesi

Izmir'den Istanbul'a ...

Içine doğduğum şehir; damarımdaki kanım, 
Minik bir kafayken uğrak yerim; kardeşim, 
Iki koca yılımı adadığım şehir, hep özlediğim,


Ömrümü verdiğim şehir ise benliğim ... 

6 Eylül 2017 Çarşamba

illa özlüyorum...

Bütün kış yazı özlüyorum. 
Tüm yıl denizi... 
Bodrum'dayken Bodrum'u özlüyorum. 
Sensizken beni. 

Kumlara basarken suyu; 
Suda yüzerken kokunu özlüyorum. 
Gündüzken, geceyi... 
Düşünürken, düşlemeyi özlüyorum. 

Dokunurken konuşmayı özlüyorum. 
Konuşurken keşke anlatabilsem diyorum. 
Sessizken sesi... 
Şu ara nefesimi özlüyorum. 

O şehirde, bu şehri, bu evde o evi... 
Dinlerken söylemeyi özlüyorum. 

Öyle ya da böyle özlüyorum ya... 
İşte bu diyeceğim. 

4 Eylül 2017 Pazartesi

Yapasım var! (ne dersin?)

Yollara düşesim; yol kenarından sarı kavun alasım,
Adım adım yol alıp, bir yerlere yetişmeyesim var.  
Arabanın şoför mahalinde değil de, yan koltuğunda oturasım, 
Biraz özgürleşip, sevgimi ayçiçeklerine veresim var.

İzi çıkacak diye düşünmeden, tek parça bir mayo giyip dolaşasım,
Yaz hiç bitmeyecekmiş gibi sofra kurup kaldırasım var. 
Boş duvarlarımın hepsine tablo asasım, 
Elimi uzatıp tutasım, fazla düşünmeyesim var. 

Ansızın bir koy bulup, kumsalına çıplak ayakla koşasım, 
Turkuaz bir denizin içinde buruşasım var. 
Durduk yere şiirler yazıp; açık camdan yollara şarkılar söyleyesim var. 
Senin de canın isterse, bunların hepsini seninle yapasım var.


2 Eylül 2017 Cumartesi

Dinle

Kendi sesimi dinlemez olmuşum. 
Seninleyken senin sesin kalbimi sağır etmiş 
Kendimleyken, şunun, berikinin sesini duymuş, dinlemişim. 


Kalabalıklarda kendi sesime kulak vermişim; o da hep başkalarına...