
'Kavga etmeyi bırakın bakayım, pssst psssst, git bakayım sen hadi!' Köşedeki börekçi kadın ellerini birbirine çırparak, taşlı sokakta ayak bileklerini burka burka koşuyor; iki kedi acımasızca kavga ediyordu. Ay hiiiiç karışmadım. Benim önemli bir görevim vardı. İlham gelecekti bana; şarkı yazacaktım. Olayı duymazlıktan gelip, geçtim gittim.
Hava sıcak ama esintili, aklım biraz karışık ama tatlı bir düşüncedeydi. Köyün dışındaki çalılık alana çıktım. Engel tanımadan devam ettim, gittim. Yürüdüm. Sanki hiç yorulmayacakmış gibiydim. Bekleyen değil de giden olmak daha kolaydır. Ben de gidiyorum işte... Nereye gittiğimi bilmeden ama neden gittiğimi bilerek. Bir kayalığa geldim ve hiç düşünmeden, sanki tüm amacım buraya gelmekmiş gibi hemen oturuverdim. Ellerim dizlerimin üzerinde bir süre baktım etrafıma, sonra cebimden defterimi ve kalemimi çıkardım, elime aldım. Evet, artık yazabilirim! Ne hakkında yazsam acaba?

Uyandım...
bence sen de bir kitap yaz dilin çok keyif veriyor
YanıtlaSilBen de sana Nazlı Eray ve Canan Tan öneririm
hiçlik deyince aklıma şu geldi paylaşmak istedim:
YanıtlaSil" Hiç çok önemli bir mefhumdur. Aslında hiçlik herşey demektir. Bir arifi billah bir kaymakamın huzuruna gelmiş. O da çok dolu, kaymakam da henüz gelmemiş. Adamcağız da oturmuş, ibadetine dalmış. O sırada içeri kaymakam girmiş, herkes ayağa kalkmış. Bizim arif güzel gönüllü bir derviş; tanımadığı için kalkmamış ayağa. Kaymakam son derece sinirli;
- Kalk, demiş; ne biçim adamsın sen
- Efendim özür dilerim tanımadım ben, demiş.
- Ben kaymakamım işte, demiş adam.
- Ay afedersiniz, demiş; peki sonra?
Adam biraz gaza gelmiş
- Sonra belki vekil filan olurum, demiş.
- Peki efendim sonra?
- Başbakan olabilirim. Kalk onun için
- Sonra, demiş
- Cumhurbaşkanı da olabilirim, demiş.
- Sonra efendim?
Adam o kadar hoşlanmış ki Cumhurbaşkanı olma fikrinden;
- Daha ne olabilir...
- Sonra hiç demiş.
Derviş demiş ki,
- Ben o hiçim işte, onun için kalkmadım ayağa efendim…
Gerçekten insanın hiç olması, içinde her şeyi toplaması demektir."