15 Nisan 2012 Pazar

aşk hakkında yazmam ben...

Civar köylerden birinde gezintiye çıktım. Cırcır böcekleri hiç durmuyor, kulağımı acıtan bir ses çıkarıyorlardı. Acaba neden hiç susmuyorlardı? Bu soruyu hep sorarım kendime... Bir de durup durup kafayı bozduğum 'Evren sonsuzsa, nereye kadar gidebilir ki? Peki gittiği yer neresi? Hiçlik mi?' gibi kayışı kopartan sorularım vardır. Onlar da böyle olmadık anlarda geliverir aklıma. Bu paket taşlı yolları, ilk yapan kimdi acaba? Kimin aklına gelmişti ve neden?

'Kavga etmeyi bırakın bakayım, pssst psssst, git bakayım sen hadi!' Köşedeki börekçi kadın ellerini birbirine çırparak, taşlı sokakta ayak bileklerini burka burka koşuyor; iki kedi acımasızca kavga ediyordu. Ay hiiiiç karışmadım. Benim önemli bir görevim vardı. İlham gelecekti bana; şarkı yazacaktım. Olayı duymazlıktan gelip, geçtim gittim.

Hava sıcak ama esintili, aklım biraz karışık ama tatlı bir düşüncedeydi. Köyün dışındaki çalılık alana çıktım. Engel tanımadan devam ettim, gittim. Yürüdüm. Sanki hiç yorulmayacakmış gibiydim. Bekleyen değil de giden olmak daha kolaydır. Ben de gidiyorum işte... Nereye gittiğimi bilmeden ama neden gittiğimi bilerek. Bir kayalığa geldim ve hiç düşünmeden, sanki tüm amacım buraya gelmekmiş gibi hemen oturuverdim. Ellerim dizlerimin üzerinde bir süre baktım etrafıma, sonra cebimden defterimi ve kalemimi çıkardım, elime aldım. Evet, artık yazabilirim! Ne hakkında yazsam acaba?

'Aşk hakkında yaz!' dedi arkamdan gelen bir erkek sesi. Çok tanıdık ve yakın geldi ses. Bir hışımla arkama dönerken akşam güneşi gözümü aldı. Gördüğüm karaltıya çok net bir tavırla, 'Ben aşk-meşk hakkında yazmam' dedim. Tavır koymakta üstüme yoktur... Yumuşak eliyle yanağımı okşarken şöyle dedi; 'Artık aşk hakkında yazabilirsin sevgilim. Hadi uyan!'

Uyandım...

2 yorum:

  1. bence sen de bir kitap yaz dilin çok keyif veriyor
    Ben de sana Nazlı Eray ve Canan Tan öneririm

    YanıtlaSil
  2. hiçlik deyince aklıma şu geldi paylaşmak istedim:
    " Hiç çok önemli bir mefhumdur. Aslında hiçlik herşey demektir. Bir arifi billah bir kaymakamın huzuruna gelmiş. O da çok dolu, kaymakam da henüz gelmemiş. Adamcağız da oturmuş, ibadetine dalmış. O sırada içeri kaymakam girmiş, herkes ayağa kalkmış. Bizim arif güzel gönüllü bir derviş; tanımadığı için kalkmamış ayağa. Kaymakam son derece sinirli;
    - Kalk, demiş; ne biçim adamsın sen
    - Efendim özür dilerim tanımadım ben, demiş.
    - Ben kaymakamım işte, demiş adam.
    - Ay afedersiniz, demiş; peki sonra?
    Adam biraz gaza gelmiş
    - Sonra belki vekil filan olurum, demiş.
    - Peki efendim sonra?
    - Başbakan olabilirim. Kalk onun için
    - Sonra, demiş
    - Cumhurbaşkanı da olabilirim, demiş.
    - Sonra efendim?
    Adam o kadar hoşlanmış ki Cumhurbaşkanı olma fikrinden;
    - Daha ne olabilir...
    - Sonra hiç demiş.
    Derviş demiş ki,
    - Ben o hiçim işte, onun için kalkmadım ayağa efendim…
    Gerçekten insanın hiç olması, içinde her şeyi toplaması demektir."

    YanıtlaSil